25 Aralık 2013 Çarşamba

Niyâzi Mısrî'nin Allah'a sövmesi




Kaynaklarda zikredildiğine göre Mısrî(1618-1693), cezbenin galebesiyle şeriatın zâhirine aykırı sözler söylemesi, cifr hesaplarıyla gelecekten haber vermesi, özellikle mehdîlik, hatta peygamberlik iddiasında bulunması, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin'in peygamber olduklarını söylemesi gibi uç fikirlerinden dolayı 1088 (1677) yılının Safer ayında Limni'ye sürgün edilmiştir. Sürgün sırasında büyük sıkıntılar çekmiş, psikolojik dengesi alt üst olmuş ve muhtemelen bu yüzden kimi zaman Allah, kimi zaman düşman bildiği insanlar hakkında çok ağır ifâdeler kullanmıştır. Meselâ, sürgündeki çilesini anlatmak üzere bizzat kendi el yazısıyla kaleme aldığı eserinde -ki bu eser Niyâzî-i Mısrî'nin Hâtırâları(nşr. Halil Çeçen, İstanbul 2006) adıyla yayımlanmıştır- Allah'a hitâben şunları kaydetmiştir.

"Ey bana zâlim, deccale hor, hakir, zelil, zaif olan Allah! Beni paryâ itdün! Biz Hâkim'e inanmazuz, kendimüz irsâl ideruz didügün ne oldu şimdi senin ki. Onlar içüme yılan irsâl itdiler. Sen bana ol âyeti vahy eylemesen ben ol sözi söylemezdüm. Bu yılanı benüm içüme salmazlardı. Sebebi sensin ey kezzâb[yalancı] Tanrı! Beni deccâl elinde muazzeb koyan zâlim Tanrı! Ben şimdiye dek deccâle kul olsam bu azabların birini görmezdüm. Bana eşek diyenler gerçek dimişler ki sencileyin uğursuza kul olmuşum! Fakîr u zaif zelil âdem kapusını çalmışum! Allah, deccâl senün belânı virsün, hem sana kul olanların belâsını virsün! Senin ancak dillerde bir ismün var, o da unudılsun gönüllerden mahv olsun. Zâlim, mevcûdu'l-ism[ismi olan], ma'dûmu-l-cism[cismi olmayan], bel ma'dûmu'z-zat[zâtı olmayan] sensin! Yoksın kime feryâd u şikâyet ideyüm. Bu sözler de abesdür. Yoğa her ne dirsem abesdür abesdür abesdür." 

Niyâzî-i Mısrî. Mecmûa. Bursa Sultan Orhan Kütüphânesi. no : 690. vr. 57b. Nakl. Ay, "Niyâzi-i Mısrî'nin Kur'an ve Tefsir Anlayışı", s. 8-9"

Mustafa Öztürk'ün Osmanlı Tefsir Mirâsı adlı kitabından alıntıdır.